Bir Umuttur Futbol..
Bu yazımda sizleri Soma dışına çıkarmak, Kara Kıta; Afrika’ya kadar götürmek istiyorum…
Afrika’nın çocukları için futbol topu demek umut demek. Hatta onlar için umut kelimesinin çok az karşılığı var ve o kelimelerden en kuvvetlisi futbol. Dünya futbol tarihi, Afrika’nın yokluğu içerisinden çıkarak başarılar kazanmış onlarca örnek ile doludur. Buna karşın pek çok Afrikalı genç, hayalleri uğruna evini ailesini terk etmiş, Avrupa’nın büyük şehirlerinde umudu ararken kaybolmuştur.
Türkiye’de forma giyen ilk Afrikalı futbolcu, 1989 yılında Aydınspor’a transfer olan Cemal Amani’dir. Cemal Amani kapıyı aralamış, sonraki yıllarda Afrika’dan ülkemize transfer akını başlamıştır.
Komşu ilçemiz Akhisar’da Afrikalı futbolcu transferine kayıtsız kalmamış, kadrosunda Afrikalı futbolculara yer vermiştir. Akhisar’a gelen Afrikalılardan en önemlisi, stoper olarak forma giyen Sonko’dur. Başarılı oyunu ile göze giren Sonko, yönetime transfer önerisinde bulunur. Yönetim öneriyi ciddiye alarak 80 bin Euro karşılığında Oumar Niasse’ı kadrosuna katar. Niasse, kısa zamanda üstün performans göstererek büyük kulüplerin ilgisini çeker ve 5,5 milyon Euro’ya Avrupa’nın yolunu tutar. Madalyonun öteki yüzündeki kuzeni İbrahima Niasse ise onun kadar şanslı değildir. Menajerler tarafından Türkiye’ye getirilen İbrahima, ortada kalır ve çareyi amatör kulüplere başvurmakta bulur. Yine de en azından 1926 Bulancakspor tarihinin ilk yabancı futbolcusu olarak Türk futbol tarihindeki yerini alır.
Kara Kıta’yı Dünya’da en iyi temsil eden futbolculardan biri olan Emanuel Adebayor, halen Başakşehir formasını terletiyor. Oynadığı futbol ile Türk futbol severin de sempatisini kazanan Adebayor’un mucizevî bir hikâyesi var. Adebayor; “Evet, inanılmaz bir hikâye ama gerçek” diye anlatıyor kendi hikâyesini.
Adebayor, 34 yıl önce Togo’nun başkenti Lome’de dünyaya gelir. Şu anda Dünya çapında ünlü bir futbolcu olan Adebayor, 4 yaşına kadar yürüyemez. Yürüyemeyen çocuğunun iyileşmesi için her yolu deneyen cefakâr anne, oğlunun tedavisi için Afrika’nın dört bir yanını gezse de bir türlü şifa bulamaz. Umudunu kaybeden anne, kendisini dine verir ve kiliseye kapatır. Küçük Adebayor, annesi ile birlikte bir gün kilisedeyken, dışarıdan top oynayan akranlarının sesini duyar. Çocuklardan birinin çektiği şut ile top kilisenin içine kaçar. O ana kadar yürüyemeyen Adebayor ilk adımlarını o anda atar…
Futbol topunun peşinden atılan ilk adımlar, Adebayor’u umut yolculuğuna çıkarır. Fakirlik içerisinde yaşayan ve futbol oynamaktan başka hiçbir çaresi olmayan diğer Afrikalı çocuklar gibi o da mücadele eder. Yeteneği, mücadelesi ile birleşince hem kendisini hem de ailesini kurtarır.
Bugün ülkemiz sadece futbol yönünden değil, sporun her dalında gençlere pek çok imkân sunabilen bir ülke. Bu kadar imkân ve varlık içerisinde olmamıza rağmen sporcularımız ne yazık ki Afrika’nın yokluğundan gelen gençler kadar başarılı olamıyor. Bugün Dünya’nın en büyük takımlarında Afrikalı futbolcuları görmeniz mümkün. Peki, bu sonucun nedeni ne? Neden Afrikalı sporcular oynadıkları takımlarda başarılı oluyor da Türk sporcular aynı başarıyı yakalayamıyor?
Bu sorunun cevabını aslında yazımın başlığında verdim.
Futbol, kapitalist ülkelerin hunharca sömürdüğü fakir ülkelerin çocukları için tek umut ve son çare… Futboldan başka çaresi olmadığını düşünen gençler, tüm yokluklara rağmen mücadele edip başarılı olabiliyor. Yaptığı transfer ile kendisini ve ailesini kurtarabiliyor. Tabi bu arada yüzlerce Afrikalı genç ise çıktıkları umut yolculuğunda yabancı diyarlarda telef oluyor..
Av.Sercan Okur