Bursaspor ve Ali Akman Gerçeği?
Yazılarını beğeniyle yakından takip ettiğim değerli Fatih Uraz hocamın, zihinleri bir hayli meşgul eden Bursaspor’un genç yıldızı Ali Akman hakkında sosyal medya adresinde yaptığı paylaşımı aldığım izin sonrası sizlerle paylaşmak istedim.
Siz Ali Akman Olsaydınız Ne Yapardınız?
Bursalı Ali Akman’ın E.Frankfurt’a bedelsiz transferinin ardından yazılıp çizilecek şüphesiz çok şey var…
Neylersiniz herkes kendi cephesinden hadiseye baktığı için işin doğrusu neydi, nasıl bir yol izlenmeliydi sorularının cevabı kolay değil…
İyisi mi gerçek bir hikâye anlatarak karar vermenize yardımcı olalım…
“Ankara’nın en köklü takımlarından Hacettepe’nin genç milli kalecisi F.U 18 yaşına girince kulübün o dönem her şeyiyle ilgilenen Pire Mehmet’e giderek der ki
– Hocam, lütfen bana protesto çekme; sezon sonu ne istiyorsan o bedeli getirip gideceğim
– Olur, evlat…
Sıcak suyun hemen hiç akmadığı, senelerden beri aynı formaların giyildiği, oyuncuların ayakkabıyı kendi parasıyla aldığı, taksicilik yaparak hayatını kazanan Celal’in yahut Mor-Menekşelere gönül vermiş insanların getirdiği mazotla yanan sobayla tek gözlü soyunma odasının ısıtılmaya çalışıldığı bir kulüpten bahsediyoruz…
Noterden protesto çekilmesi demek oyuncunun 21 yaşına kadar hiçbir yere kıpırdayamayışı anlamına geliyordu. Kulüpler buna mecburdu zira aksi takdirde 1200 lira veren elini kolunu sallaya sallaya çekip gidebiliyordu…
Biliyor musunuz kısacık boyuyla Süper Lig’de 18 sezon forma giyen Pire Mehmet genç kalecisine güvendiğine asla pişman olmadı çünkü 6 ay sonra takvimler Haziran 1979’u gösterirken oyuncusu 350 bin lira getirip masaya koydu. Dahası kendi aldığı 250 bin peşinatın 50 binini de hocasına hediye olarak takdim etti…
Nereden mi biliyoruz; parayı veren müsaade edin de bilsin o kadarcık şeyi…
Unutmadan; geri kalan 200 bini ne yaptığımızı daha doğrusu nereye harcadığımızı söylemiyoruz zira ahlakınız bozulsun istemeyiz!!!
Diyeceğimiz odur ki kulüplerin yaşaması adına gönüllü bazı jestler yapılmalı. Elbette mevcut kanunların değiştirilip sistemli soygunun önüne set çekilmesi şartıyla…
Öyle anlar vardır ki hukuken haklıyken ahlaken haksız duruma düşmek içten bile değildir. En etkili ve vicdanlı çözümse kanuna-senete-çeke gerek kalmadan karşılıklı rıza ve helalleşmedir…
Kimse o genç çocuğa “Aldığının yarısını ver” deme hakkına sahip değilse de, o çocuk önünde yaşanacak uzun yıllar ve kazanılacak çuvalla para ihtimalini göz önünde tutarak bir jest yapsa, örneğin eline ilk geçen paranın yüzde 20’sini kulübüne hibe etse, doğrusu şık olur…
“Hoca, sen hangi kafadasın; dünya değişti, insanlar değişti, acımasız kapitalizm rüzgârları artık çok sert esiyor” diyeceklere haksızsınız demeyiz lâkin “Öyle kazanmaktansa kaybetmeyi yeğleriz” cevabını saklı tutarız…
Özetle; oyuncuyu küstüren önceki yönetim hatalı; mevcut yönetime haber vermeden Alman ekibiyle anlaşmaya varan Ali hatalı; kadro dışı bırakarak oyuncusundan sezon sonuna değin faydalanma şansını yitiren yönetim hatalı; devasa maddi problemlerle boğuşan kulübüne katkı yapmayı reddettiği için yarı sezonu boş geçirecek Ali hatalı derken karşılıklı hatalar tatsız bir son getirdi ve az yahut çok herkes kaybetti…
Kimisi para kimisi saygınlık kimisi koca bir şehrin sevgisi derken kaybeden kaybedene…
FATİH URAZ / Yazının Kaynağı
Her ne olursa olsun kulübe azda olsa para kazandırmalıydı gitmesine sevindim Türkiye’de bir adım ileri gidemezdi
Musa Işlekler sezon başı sözleşme uzatmayıp sonradan sözleşme uzatmak istersen adamda uzatmaz bedelsiz gider
Aktürk Turgay işte buradan futbolumuzu kimlerin yani amatör yöneticilerin yönettiğini görüyoruz
Evet Fatih hocamızın da vurguladığı gibi; ”Kimisi para kimisi saygınlık kimisi koca bir şehrin sevgisi derken kaybeden kaybedene”
Tarlayı sen çapala, Fidanı sen bul sen ek, gübrele, sula sonra meyvesi çıkınca başkası yesin, bu konunun özeti budur…
Nedendir bilmiyorum bu ülkede yetiştiren kazanamıyor
Abdullah Türkkan Gayet haklısınız ama bu birazda yetiştiren kulübün yönetiminin hatası. Ülkemizdeki yetişen yıldızları yurtdışındaki kulüpler farkediyo ama onlar farkedemiyo. Adamlar bedavaya gidiyor. Bunu farkedip kulübünde kazançlı çıkacağı sözleşmeler yapmak lazım.
Kulüp oyuncuyu bulmuş,ona bir fırsat vermiş,emek vermiş yetiştirmiş ama açgözlü aile ve veliler parayı görünce birden gözü dönüyor.Karşıdaki isteyen kulübe yetiştiği kulübe de bir ödeme yapılması şartı ile transfer olur diyebilse kendi kulübüde kazanır,demiyor parayı görünce gözü kararıyor.Ama kapıyı hızlı çarpıp çıktığınız o kapıya ilerde çocuk tutmadı mı bir umut dönersiniz,muhtaç olursunuz…