Salihli Adala Gediz (Hermos) Kanyonundan Selamlar..
Soma Doğa Sporları Derneği SODOS ile hafta sonu (01.Nisan.2018/Pazar) yine yollardayız.
Bu hafta sonu yolumuz Soma’ya 1.5 saat mesafedeki, SODOS olarak 2. kez gideceğimiz Manisa İli, Salihli İlçesi, Adala Mahallesi ile Demirköprü Barajı arasında bulunan, muhteşem manzarası, tarihi yapıları ve Alabalık Lokantası ile Gediz (tarihi adıyla Hermos) Kanyonu.
Sabahın Erken Saatlerinde
Eminim çoğu katılımcı benim gibi sabah 06:30’da kalkıp hazırlanmaya başlamıştır. Hareket saati Soma Beşyol’dan 07:30 olduğundan alelacele kahvaltılığımızı hazırladık ve aracımızla Beşyol’a doğru yola koyulduk. Beşyol’da çoğu katılımcı hazır halde; araçta ve dışarıda bekliyorken bir bölümü de telaşlı bir şekilde alış veriş yapıyordu. Biri büyük otobüs ve 2’si Şerefin minibüsü olmak üzere 3 araç ile doluya yakın vaziyette yola koyulduk. Kırağaç’tan aldığımız bazıları genç öğrenci olan katılımcılar ile araçlar tamamen doldu. Akhisar’dan hemen sonra Gölmarmara üzerinden 1.5 saat yolculuktan sonra 09:00’da nihayet Adala’ya ulaştık.
Doğal olarak yürüyüşçülerin tamamı aç. Etkinlik programında kahvaltının Adala’da, alabalıklı öğle yemeğinin ise Demirköprü Barajı bitişiğindeki lokantada yapılacağı duyurulmuştu. Duyuru gereği kahvaltıyı burada yaparak etkinlik başladı. Adala meydandaki fırından aldığımız simit ve taze ekmek, evden getirdiğimiz kahvaltılıklar ve oturduğumuz kahvenin sıcak çayı ile karnımızı bir güzel doyurduk. Keyif çayından sonra saat 10 civarı kahveden ayrıldık ve doğa yürüyüşümüz başladı.
İlk gelişimizde olduğu gibi Adala merkezdeki sulama amaçlı barajın seti üzerinden geçerek Gediz Kanyonunun başlangıç noktasına geldik. Hemen önümüzde bize yakın kalabalıkta bir başka doğa kulübü var. Yürüyüşün büyük bölümü boyunca karışmamaya gayret ederek, onlarla konuşarak, şakalaşarak, bazen onlar bazen biz öne geçerek beraber yürüdük diyebilirim.
Uzunca bir zaman düze yakın meyilde ve Gediz Kanyonunun muhteşem manzarasında bol fotoğraf çekerek yürüdük. Başka güzergah olmadığından herkes rahat, şakalaşarak, birbirini gözetleyerek yürüyor. Bir süre sonra Başkan Mustafa ALİOĞLU’nun isteğiyle tek sıraya geçerek her yürüyüş grubunda ciddiye alınarak yapılması gereken sayımımızı yaptık.
Rekor Katılım
Tam 89 kişiyiz. Benim katıldığım SODOS yürüyüşleri için bir rekor. Evet tamamen SODOS’un organizesiyle, Soma’dan hareketle ve yol ücretlerini kendileri ödeyen (belediye aracı yok) 89 doğa sever yürüyüşçü var.
Düze yakın meyille, suyun akış yönü tersine yürüyüşümüz esnasında bölgenin volkanik yapısının kanyona verdiği güzellik gerçekten mükemmel. İlerledikçe 90 derece diklikteki yamacın yüksekliği de artıyor. Buna bağlı olarak manzara daha da mükemmel bir hal alıyor. Yürüyüş, spor, sohbet, şaka derken gruptaki bir kısım bayanlar kekik ve murç görünce dayanamayıp toplamaya başladılar. Geçen seneki yürüyüşümüzdeki lahana ekili tarladan geçiyoruz, ama nafile, tarla sürülü ve boş. Uzunca bir tatlı yürüyüşten sonra manzaranın zirve yaptığı kanyonun geniş düzlüğüne ulaştık.
Burada yakınımda bulunan arkadaşlara takıldım. 90 derece diklikteki cephedeki çukur izini göstererek yüksek sesle “Arkadaşlar, kanyon kesitindeki şu gördüğünüz çukur izinin meteor izi olduğunu biliyor muydunuz!” dedim.
İnandılar.
Bir süre meraklı gözlerle, bir bana ve bir çukura baktılar. İçlerinden bir bayan “Ya, öyle mi? Ama dik yüzeye nasıl düşmüş öyle? Hayret!” dedi. Tabii tutamadım kendimi, güldüm. Daha fazla uzatamadım. Diğer yürüyüş grubundan olan bayana “Şaka, şaka hanımefendi. 1 Nisan şakası.” dedim. Hep beraber gülüştük.
Ama gerçekten bu alan insanı büyülüyor. Kapadokya’daki Ihlara Vadisi ile yarışır güzellikte. Burada yarım saat dinlenme, foto çekimi ve atıştırma molası verdik.
Berrak akan Gediz Nehri, 90 derece diklikteki kanyon duvarı, yeni yaprak tutmaya başlamış ağaçlar, su içindeki yeşil bitkiler, söğüt ağaçlarından dökülen ve durgun su yüzeyini tamamen yeşile çevirerek kapatan meyvası (poleni) ile deniz taşları ile kaplı tabanı insanı manzara sarhoşu yapıyor. Diğer gruplarla iç içeyiz.
Başkan ekibi toplu fotoğraf çekimi için toparlamakta bu yüzden çok zorlanıyor. Önce diğer grupların da olduğu toplu fotoğraf, daha sonra sadece SODOS yürüyüşçüleri ile toplu fotoğraf çektiriyoruz. Daha sonra kalabalık ferdi fotoğraf çekimi için hızla dağıldı. Haklılar, bu manzarayı bir daha nerede görecekler. Değerlendirmek lazım.
Alandan ayrılıp bir müddet daha yürüdükten sonra yürüyüşümüz Gediz Kanyonunu karşıdan karşıya geçme etabıyla devam ediyor.
Su geçen yılkinden biraz daha kuvvetli akıyor. Geçmek için taşlar dizili. Ama biraz dikkat gerekiyor. Bir grup taşlar üzerinden atlayarak kolaylıkla karşıya geçiyor. Bir grup ayakkabılarını ve çoraplarını çıkarıp, buz gibi suyun içerisinden keyifle yürüyerek geçiyor. Bir kısmı taşlar üzerindeki görevlilerin yardımıyla karşıya geçti. Sener, Reyhan ve Bahadır ise “Kirlenmek güzeldir.” sloganını “Islanmak güzeldir.” diye değiştirerek karşıya geçtiler. Şöyle oldu: Reyhan ve Bahadır düz yolda çamurlu su birikintisinden yan yana koşarak, birbirini ıslatarak geçen 2 çılgın. Karşıya dizlerinin üzerine kadar gönüllü ıslanarak geçtiler. Ama Sener güya taşlardan atlayarak geçecekti. Ama birden kendini beline kadar serin sularda buldu. Resmen düştü. Ama ağzından çıkan ilk söz kahkaha atarak “Şaka, şakka.” oldu. Hepimiz inandık şaka olduğuna (!) Çok şakacı, çok güleç bir arkadaşımız.
Karşıya geçip kısa bir tırmanıştan sonra çıktığımız tepedeki manzara bizi yine sarhoş ediyor. Hem Adala tarafında, hem Demirköprü Barajı tarafında manzara mükemmel. Gediz Kanyonu tüm güzelliğiyle bizlere kendini sunuyor.
Fotoğraf çekimi ve kısa bir dinlenme sonrası tek sıra halinde yürüyüşe devam ediyoruz. Karşımıza bu kez Su Uçtu Şelalesi çıkıyor. Seyrederek ve sesini dinleyerek devam ediyoruz. Şelaleden hemen yukarıda tekrar karşıya geçtik. Bu geçiş esnasında dönüşe geçen bir grupla karşılaştık. Sanırım bizim güzergahın aksine, yürüyüşlerini Adala’da başlayıp, yine Adala’da bitirecekler. Biz ise Adala’da başlayıp, Demirköprü Barajında sonlandıracağız.
Eski Salihli – Simav karayolunun paralelinden, mesire yerlerinden yürüyoruz. Artık tarihi Kız Köprüsüne yaklaştık. Köprü tüm heybetiyle önümüzde. Üzerine çıkıp, SODOS armasıyla fotoğraf çekimi yaptık. Artık lokantaya, dolayısıyla Demirköprü Barajına iyice yaklaştık. Önce yöreye ait volkanik taşlarla yapılı dolgu gövdesi tüm heybetiyle önümüze çıktı. Set üzerinden şimdiki Salihli-Simav karayolu geçiyor. Dolanmayalım diye zorlu-dik ama kestirme yoldan lokantaya girdiğimizde saat 14 olmuştu.
Burası barajın altında gürültü ve tozdan uzak, alabalık üretimi de yapılan bir işletme. Yine 90 derece diklikteki bir volkanik duvar önünde harika bir yer. Çiğ balık da satılıyor. Bir duyumumuza göre bugün için 300’ün üzerinde kiremitte tereyağlı alabalık siparişi almışlar. Uzun kuyruklar oldu. Oyalanmadan siparişlerimizi verdik. Yemeğimizi yedik, çayımızı içtik, ihtiyacımızı giderdik. Ve 300 m yürüdükten sonra araçlara bindik.
Sırada tarihi Sardes (Sart) Şehrinin mükemmel Gimnasyum kısmı var. buraya Sart Harabeleri de deniyor. 1 saat kadar yolculuktan sonra 16’da antik Sart şehrindeyiz. Görevlilerin saat 17’de kapandığı ikazı üzerine gezecek olanlar hemen biletlerini alıp içeriye girdiler. Gerçekten insanın ömründe en az bir kere görmesi gereken yerlerden biri. Saat 17’yi gösterdiğinde, yani kapanış saati geldiğinde çıkanlar arasında televizyonların sevimli doktoru Prof.Dr. Cihan AKSOY’u gördük. Bizim SODOS ekibini ve Sener’i kırmamış, hatıra fotoğrafı çektirmişler. Bu güzel karşılaşmadan sonra Soma’ya dönüş yolculuğumuz başladı.
Dönüşte otobüste hareket halindeyken eşim Müge ve Sener’in “Erik Dalı” türküsüne dayanamayıp kalkıp oynamaları, Remzi Abi ve Hanife’nin ise oturdukları yerden eşlik etmeleri güne damga vurdu. Soma’ya ulaştığımızda hava henüz kararmamıştı. Saat 19:30’u gösterirken SODOS’un bir spor-yürüyüş-fotoğraf-arkadaşlık etkinliği daha sona eriyordu.
Teknolojinin (cep telefonu-bilgisayar-internet-tv) insanları esir aldığı ve yalnızlaştırdığı günümüzde bu tür aktivitelerin çok çok önemli olduğunu düşünüyorum. İnsanların haftada en az bir kere (organizeli veya bireysel) eş ve çocuklarıyla toplu halde kendilerini doğaya bırakmaları gerekir. Doğa yürüyüşü hem bedenen, hem zihnen çok faydalı bir aktivite. İnanın başlangıçtan bitimine kadar geçen zamanda kendimi problem ve stresin olmadığı farklı bir dünyada hissediyorum. Eminim tüm katılımcılar benzer duyguları hissediyordur.
Ahmet DERTSİZ
Harita Mühendisi